Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan, CNN Türk ekranlarında Fulya Kalfa’nın sorularını yanıtlıyor. Bakan Işıkhan’ın açıklamaları özetle şöyle:Öncelikle tüm İstanbullulara ve dün de Kütahya sallandı biliyorsunuz, Kütahyalı kardeşlerime ve depremi hisseden tüm vatandaşlarımıza geçmiş olsun teklifimi iletmek istiyorum.
“DEPREM SİYASET MALZEMESİ DEĞİLDİR”
Deprem bize bir kez daha şunu gösteriyor, aslında bir deprem bölgesinde yaşıyoruz. Çok şükür can kaybımız olmadı, bu sevindirici bir özellik bence. Depremin olduğu ilk günden itibaren devletimizin tüm yıkanları biliyorsunuz seferber edildi. Sayın Cumhurbaşkanımız, başta olmak üzere bakanlarımız, tüm kamu kurumu ve kuruluşlarımız depremin anından itibaren burada görev almaya başladılar.
Burada kentsel dönüşüm projeleri, yapı, denetim sistemleri, deprem yönetmenlikleri gibi konuların ne kadar hayatı olduğunu, siyasete malzeme yapılmayacak kadar da önemli mevzular olduğunun altını çizmek istiyorum. Depremi önleyemeyiz, ancak depreme hazırladığı şehirler, daha güçlü şehirler inşa edebiliriz. Bu da bizim elimizde aslında.Bunun en kestirme yolu, en kısa yolu da aslında kentsel dönüşümdür. Çevre ve Şehircilik Bakanımız dün de bir programda ifade ettiğ gibi. Artık hızlı bir şekilde kentsel dönüşüme geçmemiz gerekiyor.
Devletimizin sağladığı olanaklarla birlikte, özellikle deprem riski taşıyan hasarlı, az hasarlı ya da çok hasarlı binaların hızlı bir şekilde kentsel dönüşüm sürecine girilmesini ben özellikle istirham ediyorum vatandaşlarımızdan. Rabbim ülkemizi ve milletimizi bu tür afetlerden korusun demek istiyorum.
BELEDİYELERİN 196 MİLYAR TL BORCU VAR
Sosyal güvenlik sistemimizin sürdürülürlüğü için bizim tek bir gelirimiz var. Bu gelir de işverenlerimizin ve kamu kurumlarımızdan tahsil ettiğimiz sigorta primleri. Ancak belediyeler 31 Mayıs seçimleri öncesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın defayeten ifade ettiği konu, prim borçlarının ödenmesi noktasındaki ifadesinden sonra inanın tüm belediyelerle yakın iletişime girdik. Biz burada da siyasi parti ayrımı gözetmeksizin tüm belediyelere eşit bir şekilde yaklaştığımızı ifade etmek istiyorum. Primleri düzenli bir şekilde ödeyen, çünkü işçilerimize ücretlerini ödedikten sonra prim borçlarının da mutlaka SGK yatırılması gerekiyor. Bu çerçevede aslında primlerin düzenini ödeyen tüm belediyelerimize, belediye başkanlarımıza da huzurlarınıza teşekkür etmek istiyorum. Çünkü sosyal güvenlik sistemimizin sürdürülürlüğü ve girdi ve çıktı düzenini elde edebilmemiz için bu primlere büyük ihtiyaç duyuyoruz. Ancak şunu fark ettik, bazı belediyelerin prim borçların nedeniyle daha fazla zorlandığını, borçlarını ödememe noktasında eylemlerde bulunduğunu gördük. Yani aslında en mantıklı yöntem belediye başkanlarının mali bir sorumluluğu da bulunmaktır. Mali sorumluluk gereği olarak da primlerin SGK’ya ödenmesi gerekiyor.
Mart ayında geçen 2-3 ay öncesindeki programda 96 milyardı fakat şu an bu rakama 100 milyar daha faizle birlikte bir rakam eklendi. Bunun sürdürülemez olduğunu fark ettik ve belediyelerimize, belediye başkanlarımıza iletişime geçtik. Çünkü SGK olarak bizim temel amacımız iletişimi sağlamak ve prim borçları olduğunu, bu prim borçlarının ödenmesi noktasında kendilerini davet ettik. Birçok belediye bizimle iş birliğine girdik. Sizin sorunuzla ilgili olarak da 149 belediye toplamda 30 milyarlık prim borcunu ödemek üzere SGK’ya başvurmuştur. Bu süreçte belediyelerimize aslında şunu ifade ettik, prim borçlarını ister taksitlendirebilirler ya da üzerlerinde şerh ya da ipotek bulunmayan gayrimeykullerini de bize gösterebilirler ve teminat olarak gösterebilirler ve borçlarını yapılandırabiliyorduk.
Bizim amacımız burada siyasi parti ayrımı gözetmek için tüm belediyelere eşit ve adil bir şekilde yaklaşıyoruz. Benim buradaki en önemli derdim prim tahsilatını gerçekleştirmek. Benim için önemli değil ki A belediyesi, B belediyesi. Ayrıca bu yönde spikülasyonlar söz konusu oldu. Bunu da üzülerek takip ediyoruz. Biz bu çerçeve içerisinde de aşağı yukarı şu ana kadar SGK tarafından toplam tahsilat tutarımız 28.2 milyar tutarında.
Önceki dönemlerde var olan bir borç ödenmiyor. Belediye başkanları tarafından ödenmeme yönünde de bir niyet söz konusu. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın o ifadesinden sonra tüm belediyeler, özellikle SGK’ya prim borcu olan belediyeler bizimle iletişime geçiyor.Şu an 28.2 milyar lira tahsilat gerçekleşti.
Özellikle ilaçların geri ödeme sisteminde sağladığımız ve vatandaşlarımıza sosyal güvenlik çatısı altında sunmuş olduğumuz sağlık hizmetlerinin ve diğer giderlerinin karşılanmasına bu rakamın ne kadar önemli olduğunu da tekrar vurgulamak istiyorum. Özellikle tabii Kasım ayında Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayınlandı. Bu çerçeve içerisinde de belediye şirketlerinin SGK’ya olan prim borçlarını da kaynağında tahsil etme yöntemine başvurdu. Online kamu tahsilat sistemiyle genel bütçe paylarından SGK’ya olan borçları tahsil edilebiliyor. Bu da bizim için devrim niteliğinde bir kararnamedir. Artık belediye başkanlarımıza, belediye yönetimlerine gerek kalmadan biz bu primlerini, sosyal güvenlik primlerini tıpkı belediyelerde olduğu gibi belediye şirketlerinden de tahsil edebiliyoruz.
ORAN GİTTİKÇE DÜŞÜYOR
Şu an aslında bir çalışan 1.61 kişinin maaşını ödeyecek pozisyonda. Bu rakam 2009’da yaklaşık 2.5 çalışana emekliye denk geliyordu. Bir çalışan 2.5 emeklilik aylığını ödeyecek düzeyde. Bu oran gittikçe düşüyor. Biz de bunu fark ettik bu süreç içerisinde ve istihdam politikalarımızı aktif hale getirdik. Çünkü bu dengeyi sağlıklı bir şekilde işletebilmek için de istihdamı geliştirme dışında, işsizliği düşürme noktasında başka alternatifimiz yok. Uyguladığımız aktif sistem politikalarıyla aktüeryal dengeyi yine dengelemeye gayret ediyoruz. Bunda da başarılı olduğumuzu ifade etmek isterim.
HEDEFİN BÜYÜK BİR KISMINA ULAŞTIK
Bize arsa teklif ediyorlar, basınada öyle açıklamalarda bulunuyorlar. Fakat bize teklif ettikleri arsalar ya da gayrimenkullerin üzerinde şerh ve ipotek var. Biz SGK yönetim kurulunda bunları gündeme aldığımızı, o arsaları nasıl kabul edebiliriz? Çünkü yönetim kurulu burada tek karar merci. Onu da özellikle ifade etmek istiyorum. Biz de tekrar geri dönüyoruz ki, bize verdiğiniz bu gayrimenkullerin üzerinde şerh var. Bunu mutlaka düzeltin, değiştirin ya da bize başka alternatifler getirin. O noktada iletişimi kurduk. Şimdi Ankara Büyükşehir Belediyesi de yeni bir yapılanma içerisine girdi. Ekipler karşılıklı olarak çalışıyorlar. Ve prim devletinin tahsilat noktasında da iyi bir noktaya geldiğimizi söyleyebiliriz. Bundan başka çare, biz devlete olan borcumuzu yok sayamayız. Öyle değil mi? Yani bu çerçevede biz devlet olarak mevzuatımıza vermiş olduğu yetkiye dayanarak işimizi yapıyoruz. Aslında keşke primlerini, ücretini öderken bir işinin bağışını, aynı zamanda prim kesintilerini de bir köşeye ayırarak bunu SGK’ya gönderse hiçbir sorunla karşı karşıya kalmayız. Bunları da gündeme getirmeye gerek kalmaz. Ama ne yazık ki böyle bir gelenek hasıl olmuş. Ben de bakan olarak görevlendirdikten sonra Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettim bu durumu. Bu çerçevede de hiçbir belediye ayrımı gözetmeksizin, açık yürekli ifade edeyim. Hatta Çankaya Belediyesi’nde de belediye başkanımıza birebir görüşerek bu SGK tarihinde yaklaşık bir milyar dolayında bir tahsilat gerçekleşirdi. Bu bizim için sevindirici bir süreçtir. Biz parti ayrımı gözetmiyoruz. Biz 85 milyonun işçinin, çalışanın, emeklinin hakkını korumakla sorumluyuz tahsilat sürecinde. Bizim hedefimiz buydu. Biz bu hedefimizin büyük bir kısmına da ulaştığımızı söyleyebilirim.
SMA, KANSER HASTALARI TEDAVİLERİ
Müjdeyi SMA’da hastalarımıza ve ailelerimize inşallah paylaşma fırsatımız olacak. Ama özellikle bazı açıklamalarda bulunmak istiyorum eğer müsaade ederseniz. Şimdi sağlık bizim için çok önemli. Bu sağlık sistemi içerisinde ne yazık ki sadece ülkemizde değil, dünyada da kronik hastalıkların, kanser hastalıkların, nadir hastalıkların, ruh sağlığı hastalıklarının gittikçe arttığını görüyoruz.
Bununla birlikte demans hastalıkları, Alzheimer ve Parkinson rahatsızlıkları daha belirgin hale gelmeye başladı. Öyle bir durumdayız ki artık her ailede bir kanser hastası. Allah korusun çok ciddi, tedavi süreci oldukça zor geçen bir hastalık. Bunun yanında Alzheimer da öyle. Her evde neredeyse bu tür vakalarla karşılaşıyoruz. Şimdi burada bizim yükümlülüğümüz, sorumluluğumuz artıyor. Neden artıyor? Çünkü etkili olan ilaçların kullanımını da sosyal güvenlik kurumu olarak biz finanse ediyoruz. Bunun yanında biliyorsunuz yaş nüfus oranımız da gittikçe artıyor. 79 doğuştan yaşam beklentisi, 79 şu an 80’e ulaşmış durumda. Ve gelecekte yaş nüfus oranımız %10’un üzerinde 11-12’ye çıkabilecek bir projeksiyon söz konusu. Biz de politikalarımızı buna göre şekillendiriyoruz. Sizler de çok iyi bilirsiniz ki yaşlılık ve emeklilikle birlikte sağlık giderleri artıyor. Yakınlarımızdan, büyüklerimizden biliyoruz.